SAMİ DAYANGAÇ


TOPLUMU ZEHİRLEYEN

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Geçtiğimiz yıla kadar televizyonların gündüz kuşaklarında evlendirme programları vardı. Elbette adı evlendirme. Kavganın, hakaretin, rezilliğin diz boyu olduğu yayınlar. Cast ajanslarından getirilen işsiz güçsüz, meşhur olma derdinde insanlarla yapılan yayınlar ve zengin olan yapımcılar, televizyonlar ve sunucular.

Bu düzmece yayın tutunca hemen benzerini başka kanallar yapmadı mı? Kavga eden, çok bağıran, mini etek giyenler otele yerleşti, maaşa bağlandı ve hatta futbolcular gibi transfer oldular iyi mi? Olan bunu ciddi sanıp sürekli izleyen, ekranları başına hapis olan kitleye oldu.

Yalnız bu gariplik gösterdi ki millet bunlara meraklı. Çok büyük kitle izledi bu yayınları. Şimdi kendilerine sormaları gerekir, izledik de bize ne katkı verdi?

Hemen devamı geldi, yemek programları yapıldı ama kavga şartıyla. Öyle ki içinde domates olmayan salataya neden domatessiz çok diye kavga çıkardılar ve ne yazık ki çokça izlendi. Sonra gelinler, kaynanalar vs vs… Ama ortak konu kavga ve hakaret.

Başka kanallar boş durur mu, onlar da şarkıcı, türkücü, mankenlere el attılar. Hangi sanatı icra ediyorlarsa adları sanatçı. Kim kimle ne yapmış, nasıl aldatmış vs.

Şimdi evlendirme yayınlarının yerini aileler aldı. Yayınlara çıkanların ortak yanları dar gelirli ailelerden oluşması. Zenginin orada ne işi var ki? Orada da kim kimi, kiminle aldatmış, kim kime kaçmış, çocuk kimden, DNA testleri, alenen açıklanan test sonuçları, DNA testi sonucu çocuğun babadan değil sevgiliden olduğunun açıklanması ve kadının sevinçten göbek atması. Yav biz bu muyuz? Bize yakışıyor mu?

En üzücü olan ise şudur, arz talep meselesi. Bir kültür yayını koysanız izlenmiyor. Birbirini aldatmayan, kapı dinlemeyen, tek ayak üstünde kırk yalan atmayan düzgün aile ve toplum dizileri izlenmiyor. Dikkat edin Kanuni dizisi padişahın başarısı ve devlet yönetiminden çok saray entrikaları ile meşhur oldu ve izlendi.

En çok izlenen televizyonların ana haberlerine bir bakın lütfen. Uydurma, toplama haberler. Bir olay gerçekleşmiş, kamera kayıtları var. Ama haberci aynı görüntüleri bir de kendi tarif ederek anlatıyor, sanki yanındaymış gibi.

Haberci dedim de, bakınız haberci diye mikrofonu eline alan şu hataları yapıyor. Trafik kazası olmuş, teker patlamış deniyor, oysa patlayan teker değil lastik. Devam edelim, hırsızlık anlatılıyor, çilingirci kapıyı açtı diye anons geçiliyor. Çilingirci değil çilingir. Bakkal yerine bakkalcı deniyor gibi.

Sözün özü bizi eğitmesi, bilgilendirmesi, yönlendirmesi gereken iletişim araçları, kavga, gürültü, hakaret içermezse izlenmiyor. Gündüz kuşağında, öğleden sonraki kuşaklarda kavga, hakaret bitti ama düzgün izleyicinin çilesi bitmez. Hep entrika içeren, kapı dinleyen, aile içi aldatmaların yaşandığı dizilerden kaçan tartışma programlarına bakar. Görürüz ki hep aynı yüzler, konu değişse de bu ekran yüzleri hep aynı kalır. Söz kesen, hakaret eden, bağıran meşhur olur ve tercih edilir.

Spor programlarının adı spor. Sadece futbol konuşulmak istenir ama kavga olmazsa izlenmez. Kavga sadece TRT’de olmaz ve asla izlenmez.

Biz toplum olarak asla bunlara layık olmamalıyız. En çok izlenen yayınların bunlar oluşu geleceğimiz açısından karamsarlık yaratmıyor mu?