SAMİ DAYANGAÇ


Necip Fazıl Üstad’dan İnciler

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


“Ey kendi ailesine bile hükmedemeyen ilerici (!), Üç kıt’aya, yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici?”

“Camiye henüz dikeyken gel, yatay olarak zaten geleceksin!”

“Maalesef öz ana babasını huzurevine gönderip, evinde kedi köpek besleyen insanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz.”

“ Yola birlikte çıktıklarını, yolda bulduklarınla değişirsen, hem yolunu kaybedersin, hem dostunu!”

“Ya sadece Allah’a baş eğer, başka hiç kimseye eğmezsin, ya da herkese baş eğer, hiçbir şeye değmezsin.”

“İnsanlar ikiye ayrılır; vaktini beşe ayıranlar, vaktini boşa ayıranlar. “

“Abdülhamid Han’ı anlamak, tarihimizdeki her şeyi anlamak olacaktır. “

“Ya İslam’la yükselir, ya inkârla çürürsün. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün.”

“Önüne gelenle değil, seninle ölüme gelenle beraber ol!”

“Siz hiç bir sarrafın malını bağırarak sattığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmazlar.”

“Soruldu mu ne bilirsin diye, haddimi bilirim demeli. Soruldu mu ne istersin diye, hakkımı isterim demeli.”

“Bir tohumda; gövdesi, dalı, yaprakları ve meyvesiyle bütün bir ağaç gizlidir.”

“Kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam, geçip de aynaya soran olmaz mı?”

“Ömür ağaç dalından savrulan bir yapraktır, ne kadar genç olursan ol, sonun kara topraktır.”

“Ne gelirse başımıza Hakk’tandır, fakat geliş sebebi haktan ayrılmaktandır.”

“İnsanı olgunlaştıran yaşı değil, yaşadıklarıdır.”

“Dinde zorlama yoktur, insan özgürdür elbette, isteyen bu dünyada pişer, isteyen Ahiret’te.”

“Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil”

“Biz ayakları şişene kadar namaz kılan peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.”

“Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık. Yaşarken temiz kalsaydık, ölünce yıkanmazdık”

“Ömrün ilk yarısı, ikinci yarısını beklemekle, ikinci yarısı da, ilk yarısının hasretiyle geçer.”

“İki çeşit insan vardır. Zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşip kendini düzelten, zaman geçtikçe yüzsüzleşen.”

Necip Fazıl’a sormuşlar: “Neden sigarayı bu kadar çok seviyorsunuz?” “Benim için yanan bir tek o var” demiş!

“Örtü, şuuruyla örtülünmediğinde Allah katında bir değeri olsaydı, cennetin başköşesinde rahibeler otururdu.”

“Ne başını kapat altını göster, ne altını kapat üstünü göster. Hepsini kapat da imanını göster.”

“Dün geçti, bugünü düşünüyorum, yarın var mı? Gençliğine güvenme, ölenler hep ihtiyar mı?”

“Kadın mezarlığa girerken başını kapatıyor, dışarı çıkarken açıyor. Ölüye karşı kapanmak, diriye karşı açılmak ne akıldır?”

“Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.”

“Ayağın taşa takıldığında bile –Allah kahretsin- dememelisin. Dua etmelisin ki taşa takılan bir ayağın var.”

“Şimdi Fatih Sultan Mehmet Han kalksa mezarından, ne ben onu tanırım, ne de o beni. Ama İstanbul’u Bizanslılar geri almış deyip, tekrar savaşır.”

“Allah var, fakat bizim O’ndan ancak sorulduğunda haberimiz var.”

“Benimki benim, seninki de senindir! Bu şeriattır. Seninki senin, benimki de senindir! Bu tarikattır. Ne benimki benim, ne de seninki senin, her şey sadece Allah’ındır. Bu da hakikattır.”

“Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen, değerimi bildiğin gün, beni yanında bulamayabilirsiniz.”